Cumhuriyetimizin 101. Yılı Kutlu Olsun

Tarafından gönderildi: manisa Yorumlar: 0

VETERİNER HEKİMLERİN MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİNDE ÇALIŞMALARI

 

Milli Mücadele yıllarında biz Veteriner Hekimler neler yaptık, gelin biraz bahsedelim.

I.Dünya savaşına bilimsel anlamda 72 yıllık askeri veteriner hekimlik birikimi ile girilmiştir.O yıllarda otomotiv sektörü henüz günümüzdeki kadar gelişmiş olmadığından ve demiryolu ulaşımının yetersiz oluşundan, ordunun hareket ve lojistik gücünde atlar ve develer önemli yer tutuyordu. Doğu cephesine nakledilecek askeri teçhizatın, erzakların, konaklamada kullanılacak çadırların nakliyesinde atlar ve sığırlar; Güney cephelerde çöl sıcaklarına dayanıklı develer kullanılmaktaydı.

Atın sağlıklı olması, ordu için hayati önem arz ediyordu. Çünkü Atın ölmesi demek, askerin mevzide hareket edememesi demekti, askere yiyecek götürememesi, askerin aç kalması demekti. Yani atın ölmesi demek, askerin ölmesi demekti.

                                                                                                                                                                         

Türk Subayına Özgü Eyer Takımı, ‘’Askeri Biniş ve Koşum Takımları’’ isimli eser, Milli savunma Bakanlığı Savaş Dönemi Piyade Şubesi için hazırlanmıştır.

 

Faaliyet raporlarında 1915 yılında 21 katana, 1095 binek, 9765 yük hayvanı, 1860 koşum hayvanı,7861 katır,969 manda, 2888 öküz, 181 eşek, 82 deve olmak üzere 17623 hayvanın yurt içinden orduya ikame yapıldığı yazmaktadır.Bu hayvanların yol güzergahları üzerinde dinlenme, bakım ve tedavileri için ahırlar, veteriner ecza depoları ve hayvan hastaneleri yapılmış ve buralara askeri ve sivil veteriner hekimler görevlendirilmiştir.

 

                                                                                                                                                                

Birinci Ordu İki Numaralı Hayvan Hastanesinde bir deve koğuşu (Kaynak: Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Veteriner Hekimliği Tarihi ve Deontoloji AD Arşivi)

 

Seferberlik sırasında alay komutanının emriyle alay veteriner hekimleri, subayları, saraçları, nalbantbaşları gözetiminde hayvanların sağlık durumlarının, tımarlarının, nallarının, tırnaklarının ve koşum takımlarının kontrol edilmesi ve eksiklerin bildirilmesi konusunda emir verilmiştir.

                                                                                                                                                                        

Birinci ordu İki Numaralı Hayvan Hastanesinde uyuzlu develerin tedavisi (Kaynak: Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Veteriner Hekimliği Tarihi ve Deontoloji AD Arşivi)

 

Orduyu zayıf düşürmek için bu dönemde Ruam hastalığı biyolojik silah olarak kullanılmış ve yüzlerce at telef olmuştur. Bunun yanında uyuz,tetanoz, kuduz, şap, veba, şarbon, yanıkara, çiçek gibi hastalıklar nedeniyle hayvan zayiatları yaşanmıştır.Hastalık çıkan yerlerde veteriner hekimlerce karantina tedbirleri, tedavi, itlaf ve imha gibi yöntemler izlenmiştir.

Bu gibi enfeksiyöz hastalıkların yanında beslenme yetersizliği sebebiyle de zaiyatlar olmuştur. Hatta raporlarda hayvanlara kimi günler yem verilemediği, binek hayvanlara ise günde 1-1,5 kg arpa verilebildiği, bu sebeple hayvan kaybının yüksek olduğu ve yük taşıyan hayvan sayısının her geçen gün azalmakta olduğu bildirilmiştir.

Savaşın şiddetiyle yokluk öyle seviyelere gelmiştir ki, hayvanlara yem verilirken yemlik kullanılamamış, direk toprağa serilerek yedirilmiş, hayvan açlıkla yemle birlikte toprak da yediğinden mide sancısıyla ölen hayvanlar olmuştur.

Hayvanların çayıra yayılması önemsenmiştir ancak devamlı hareket halinde olan muharip birliklerinin atları enerji ihtiyacını karşılayamayarak zayıf düşmüştür. Ayak hastalıkları da baş göstermiş, bu hayvanlar hayvan hastanelerinde tedavi edilmiş, iyileşenler tekrar orduya katılmıştır.

Yük hayvanlarının sırtındaki yaralar zamanla açık yara haline dönüşüp, tedavisi güçleşmiştir.

Tedavi için kullanılan malzemelerin etüvde dezenfekte edilemediği durumlarda ekmek fırınları kullanılmıştır.

Savaş yıllarında göç nedeniyle yollarda da telef olan hayvanlar olmuş, bu süreçte artan hayvan hareketleri nedeniyle bulaşıcı hayvan hastalıklarının yayılımı artmıştır.

Savaş başında toplam 45 milyon olan hayvan varlığı, savaş sonunda 19 milyona düşmüş, toplam 26 milyon baş hayvan kaybedilmiş, hayvan varlığı %57,7 oranında azalmıştır.

Lozan Barış Antlaşmaları görüşmeleri sürdüğü sıralarda gerçekleştirilen İzmir İktisat Kongresinde ‘’Çiftçi Grubu’’ kurulmuş, hayvanların sayıca arttırılması, ıslah edilmesi, bulaşıcı hayvan hastalıklarının önlenmesi konularıyla ilgili esaslar oy birliğiyle kabul edilmiştir.

Cumhuriyetin ilanından sonra Veteriner İşleri Genel Müdürlüğü tarafından ‘’Beş senelik Umur-i Baytariyye’’ programı yürürlüğe konmuştur. Ayrıca hayvan teleflerinin araştırılması ve ulusal bir felakete dönüşmesinin engellenmesi amacıyla acil ve etkili kararlar almak üzere komisyon kurulmuştur.

 

1-12 Ekim 1927 I. Balkan Veteriner Kongresi İstanbul’da düzenlenmiş, Türkiye, Yunanistan, Bulgaristan, Romanya, Yugoslavya’nın katılımıyla bulaşıcı hayvan hastalıkları konusunda uluslararası ortak kararlar alınmıştır.1929 yılında II. Balkan Kongresi düzenlenerek bulaşıcı hayvan hastalıkları,hayvan sağlık zabıtası gibi konular tartışılmıştır.

1928 yılında kelebek hastalığı birçok hayvanın telef olmasına neden olmuş, tedavide kullanılan ilaçlara gümrük muafiyeti getirilmiştir.

Cenevre’de 23 Şubat 1935’te Uluslararası Cenevre Veteriner Hekimliği Antlaşma Şartları ile Tarım Bakanlığı yeniden yapılandırılmış ve veteriner hekimliği ve hayvancılık hizmetleri ‘’Veteriner İşleri Genel Müdürlüğü’’ ne verilmiştir.

Etlik ve Pendik’te koyun çiçeği, sığır vebası, mallein, tüberkülin, şarbon aşıları üretilmiştir. Cumhuriyetin 10. Yılında laboratuvar ve araştırma kurumlarında 35 çeşit aşı ve serum üretildiği,1937 yılında üretimin 5,5 milyon doza ulaştığı görülmüştür.

Karacabey Çiftliği Osmanlı Döneminden Cumhuriyete intikal etmiş, Milli Mücadele yıllarında bile at, sığır, merinos koyunları, Ankara keçisi ve kümes hayvanları hakkında genetik ıslahı ve halka ucuz şekilde satışı hakkında çalışmalar sürdürülmüştür.

I.ve II. Dünya savaşı yılları ile milli mücadele yıllarında tüm meslektaşlarımız ülke hayvancılığı adına yoğun çaba sarf etmiş, hem askeri hem sivil hekimler tek sağlık konsepti ile halk sağlığını korumak için zorlu koşullarda bile görevini yerine girmiştir. Bu süreçte Mehmet Akif Ersoy da bu mücadeleye destek vermiş, aynı zamanda içinde barındırdığı milli şuur, İstiklal Marşı ile vücut bularak istiklalimizi onurlandırmıştır.

Cumhuriyete giden taşlı yollarda, geleceğe güçlü biçimde ulaşabilmek için biz hep vardık, var olacağız. Cumhuriyetin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde yazdığımız bu destanı kutlamaktan mutluluk duyuyoruz.

İleriye, daha aydınlık yarınlara hep birlikte!

Cumhuriyetin 101. Yılı mesleki camiamıza ve tüm Türkiye’ye kutlu olsun!

 

                                                                                               Cumhuriyetimizin 101. Yılı Anısına
                                                                                                Manisa Veteriner Hekimler Odası

 

Kaynakça:

1.Türkiye’de İki Dünya Savaşı Arasında Veteriner Hekimliği Hizmetleri ve Hayvancılık Politikaları Üzerine Araştırmalar, R. Tamay BAŞAĞAÇ GÜL

2.Türk Ordusu İçin 1927-1928 Yıllarında Hazırlanan Bir Süvari Biniş Takımı Kataloğu, Savaş Volkan Genç, Haluk Perk

3.Birinci Dünya Savaşında Doğu Cephesi’nde Sağlık Hizmetleri, Ankara Genelkurmay Basımevi-2011-ATASE Başkanlığı Yayınları

4.Hayvanlardan İnsanlara Geçen Hastalıklar ve Gıda Güvenliği, Asiye Yılmaz Adıkısa, Necla Çağlarırmak, Ahmet Zeki

5.Atatğrk Dönemi Hayvancılık Politikası, Mehmet Temel

6.Birinci Dünya Savaşında Osmanlı Ordusunda Develer ve Develi Birliklere İlişkin Düzenlemeler, Berfin Melikoğlu, Nigâr Yerlikaya

7.Stratejik Meslek: Veteriner Hekimler, TVHB

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir